
Tarih
Erwin Rommel 15 Kasım 1891'de Almanya'nın Ulm şehrine 45 km uzaklıktaki Heidenheim'da doğdu. 17 Kasım 1891'de de vaftiz edildi. Yerel çevrede ileri gelen bir ailenin kızı olan annesi Helena von Luz ve bir Protestan okulunda müdürlük yapan ve adını aldığı babası Prof. Erwin Rommel'in ikinci oğulları olarak dünyaya geldi.
Erwin Rommel'in anne ve babası oğullarının ardından Karl ve Gerhard isimli iki erkek ve Helene isimli bir kız olmak üzere toplam 3 çocuk sahibi daha oldu. Erwin Rommel ileride, çocukluk yıllarının çok mutlu geçtiğini belirtti.
14 yaşındayken Rommel, bir arkadaşıya birlikte kendi yaptıkları bir planörle kısa mesafe uçuşları denemeye başladı. Genç Erwin'in gelecekte bir mühendis olacağı tahmin ediliyordu ve normalin üstünde teknik bilgisine sahip olacağı düşünülüyordu. Fakat buna rağmen babasının ısrarları üzerine 124. Württemberg Piyade Tümeni'ne 190 yılında öğrenci olarak kayıt oldu. Kısa bir süre sonra Danzig'deki askeri okula gönderildi. 1911 yılının kasım ayında mezun oldu ve Ocak 1912'de teğmen rütbesine yükseldi.
1911 yılının başında askeri okuldayken Rommel, gelecekte karısı olacak 17 yaşındaki Lucia Maria Mollin ile tanıştı. 1916 yılında evlenen çift 1928'de ilk çocukları Manfred dünyaya geldi. Ayrıca bazı bilgilere göre Rommel Walburga Stemmer isim bir bayanla 1913 yılında bir ilişki yaşamıştı ve bu ilişki Gertrud adında bir kız çocuğuyla sonuçlandı.
Birinci Dünya Savaşı'nda Rommel, Württemberg Dağ Tümeni'nin elit birliği olan "Alpenkorps" ile birlikte Fransa, Romanya ve İtalya'da görev yaptı. Bu birlikte görev yaparken çok çabuk aldığı taktiksel kararlar ve düşmanın zaaflarından çok iyi yararlanmasıyla dikkat çekti. Savaş sırasında üç kere yaralandı, Birinci Sınıf ve İkinci Sınıf olmak üzere 2 kere Demir Haç madalyasına layık görüldü.
Rommel ayrıca Slovenya sınırları içinde yapılan Isonzo Savaşları'nın Soca cephesindeki görevinden sonra, sadece Birinci Dünya Savaşı sırasında verilen Prusya'nın en değerli madalyası olan "Pur le Merite" madalyasını da (Almanca "Blauer Max") onurları arasına kattı. Madalyayı tam olarak Longarone Savaşı ve Matajur Dağı'nın işgalinden sonra kazandı. Bu savaşta 150 İtalyan subay, 9.000 (dokuz bin) er ve 81 adet topu ele geçirdiler. Tümeninin, Isonzo saldırıları sırasında gerçekleşen Caporetto Savaşı'nda İtalyan Ordusu'na karşı kullandığı "gaz" kilit rol oynadı. Kimyasal saldırnın büyük etkisiyle İtalya'nın Merkez Kuvvetleri'ne karşı büyük üstünlük sağladılar.
Rommel, İsonzo'da görevine devam ederken İtalyan'lar tarafından esir alındı. Fakat kısa bir süre içinde kaçtı ve akıcı İtalyanca konuşabilirliğini diğer yetenekleriyle birleştirince 2 hafta içinde tekrar Alman cephesine geri döndü. Daha sonra yapılacak olan İkinci Dünya Savaşı'nda, İtalya ile Almanya müttefik olunca Rommel İtalyanlar'dan ne kadar nefret ettiğini saklamadı.
Savaştan sonra Rommel 1929'dan 1933'e kadar Dresden Piyade Okulu ve 1935'ten 1938'e kadar da Potsdam Savaş Akademisi'nde hem öğretmenlik hem de komutanlık yaptı. 1937'de yazdığı "Infanterie Greift" (Piyade Saldırıları) ileri düzey bir askeri klavuz oldu ve askeri okullarda kullanılmaya başlandı. Bu kitap ayrıca Adolf Hitler'in de çok dikkatini çekti ve Rommel'i, Savaş Bakanlığı'nın başına Hitler Jugend (Hitler Gençliği) ile birlikte çalışması için getirdi. Hitler Gençliği'nin Ordu Sporları Merkezi'nde "saha" talimleri ve nişancılık eğitimi vermeye başladı. Hitler tarafından kendisine verilen bu görevleri çok büyük bir istek ve enerjiyle yapıyordu. Ordu daha sonra Thuringia'daki Hitler Gençliği Tüfek Okulu'na yolladığı eğitmenlerle de daha sonra Hitler Gençliği'nin yapacağı aktivitelerden tam not alınması sağlandı.
1937'de Rommel, Hitler Gençliği için yapılan toplantılara katıldı nasıl bir "Alman askeri" olunacağına dair konferanslar düzenledi. Bu toplantılar sırasında yapılan talimleri, tatbikatları ve eğitimleri denetledi. Hitler Jugend'in lideri Baldur von Schirach, Rommel'e, ordunun, eğitimlerine Hitler Gençliği'ni de dahil etmesi için baskı yapmaya başladı. Schirach'ın yaptığı plana göre Hitler Gençliği zamanla ordunun içinde iyi bir yere sahip olacak ve bu birlik kısa bir zaman süre "genç ordu" olarak hizmet vermeye başlayacaktı. Fakat Rommel bu istekleri geri çevirdi ve Schirach'ın gözünden Rommel kişisel olarak düştü, ardından da Hitler Gençliği'ndeki yetkisi kaldırıldı. 1939 yılında Hitler Gençliği 20.000 (yirmi bin) nişancı eğitmenine sahipti. Rommel zaten sivillere yasak olan orduyu daha çok karıştırmak ve düzensiz bir hale getirmek istemediğinden Schirach'ın isteğini geri çevirmişti. Bu olaydan sonra Rommel, Potsdam'daki işine geri döndü. Kendi seviyesinde Rommel gösterdiği üstün başarı nedeniyle orduda verilen en yüksek kurdeleyle ödüllendirildi.
1938'de Rommel artık albay rütbesindeydi ve Wiener Neustadt'daki Theresian Askeri Akademisi'nin Savaş Akademisi komutanlığına getirildi. Bu akademide de "Infanterie Greift" kitabından sonra ikinci kitabı olan "Panzer Greift" (Panzer Saldırısı) akademide kendisi tarafından bir eğitim kitabı olarak kullanılmaya başlandı. Buna rağmen Rommel kısa bir süre sonra Wiener Neustadt'taki görevinden alındı ve Adolf Hitler'in kişisel koruma tümeni olan "FührerBegleitbataillon"'un komutanlığına getirildi. Rommel'in yegane görevi Hitler'i özel treniyle işgal edilen Çekoslavakya ve Memel'e (Führersonderzug) giderken korumaktı. Bu sırada Propaganda Bakanı Joseph Goebbels ile tanışma fırsatı buldu ve kendisiyle arkadaş oldu. Goebbels kısa süre içinde Rommel'in destekleyicisi oldu ve daha sonra Rommel'e halk arasında kahraman gözüyle bakıldığını söyledi.
Erwin Rommel, Almanya'nın Polonya'yı işgali sırasında Führerbegleitbataillon'un komutanlığını yapmaya ve çoğu zaman Führersonderzug'da Hitler'in gözü önünde bulunmaya devam etti. Polonya'nın işgalinden sonra Rommel Führer'in zafer kutlamalarını düzenlemek için Berlin'e döndü. Polonya işgali sırasında tutuklanan ve Rommel'in karısının akrabası olan Polonyalı bir rahibin sorgulanması için Rommel'e görev verildi. Bu görevden sonra Rommel yeterince sorgulama yapmadığı için eleştirildi. Fakat Rommel bilgi için Gestapo'ya başvurmuştu ve adam hakkında herhangi bir bilgi bulunamadı.
Rommel, Hitler'e panzer birliğinin komutasını almak için başvuruda bulundu ve 6 Şubat 1940'ta, Fransa ve çevresindeki ülkelerin işgali ile görevlendirilen 7. Panzer Birliği'nin komutasını aldı.
Atamanın ardından kızgın sesler yükselmeye başladı ve Ordu Personel Başkanlığı, Rommel'in atamasını panzerlerle herhangi bir tecrübesinin bulunmadığını öne sürerek istemedi. Bunun yerine Rommel'e, dağda bulunan ve komutan kıtlığı çeken tümenin başına geçmesi tavsiye edildi. Rommel buna rağmen Polonya işgali sırasında etkisine hayran kaldığı panzer ve diğer zırhlı araçlardan vazgeçmeyeceğini çevresine gösterdi.
10 Mayıs 1940'ta General Hermann Hoth'un komutası altındaki 15. Kolordu'nun 7. Panzer Birliği, Belçika sınırlarını geçti ve Dinant bölgesindeki Meuse nehrine ulaştı. Meuse'de 7. Panzer Birliği köprünün yıkılmış olması yüzünden beklemeye başladı. Bu sırada Belçika'nın keskin nişancıları ve topçuları tarafından ağır darbe almaya başladı. Almanlar'ın duman bombası olmadığı için Rommel, civardaki birkaç evin yakılmasını (böylece duman çıkacaktı) ve böylece aldıkları saldırının duracağını düşündü. Alman Panzer Elbombacı birliğinden askerler kauçuktan yapılma botlarla nehri geçtiler. Rommel'de arkadan gelen ikinci gruba liderlik etti. Birlik daha sonra tamamen Rommel'in sayesinde yanlarında hiçbir dost kuvvet olmamasına rağmen ilerlemeyi başardı.
Rommel, alacağı risklere bakmaksızın yaptığı bu cesurca ilerleme taktiğini Fransa etrafında bölünerek yapmaya başladı. Herhangi bir direnişle karşı karşıya kaldıklarında derhal tanklarına son sürat ileri emrini veriyor ve ellerinde bulunan bütün silahları sonuna kadar kullandırıyordu. Böylece düşman askerleri aniden gelen saldırının şokunu atlatamadan teslim oluyor veya ölüyorlardı. Bu yöntem Alman panzerlerinde bulunan hafif makinalı tüfeklerin ve ince zırhlarının dezavantajını da ortadan kaldırıyordu. Herhangi bir bekleme sonucunda düşmanın ortaya çıkan ağır zırhlı panzerlerine karşı koyamacayaklarını bilen Rommel, hızlı ilerleme taktiğini kullanıyordu. Bu ilerleme taktiğinin başka dezavantajları da vardı. Bir keresinde Rommel'in birliği son sürat ilerlerken Fransa'nın yaralı taşıyan ambulans konvoyu aslında sağlam asker taşıyan bir pusuydu ve hızla ilerleyen birlik bunu gözardı edince birlik çarpraz ateş altında kalmıştı.
18 Mayıs'ta 7. Panzer Birliği, Cambrai şehrini işgal etti fakat Rommel'in bu ilerleyişi dikkatle inceleniyordu ve üstlerine verdiği rutin radyo raporları merkeze ulaşmamaya başladı. Bunun sonucunda da nerede olduklarını bilmeyen yakıt ikmali ve erzak konvoyu Rommel'in birliği için herhangi bir buluşma düzenlenmediğini ve birliğin kayıp varsayıldığını bildirdi. Bu mesele yüzünden Rommel konvoya çok sinirlendi, çünkü erzak ve yakıt konvoyu Rommel'in hızına yetişemiyordu.
20 Mayıs'ta Rommel, İngiliz Seferberlik Kuvvetleri'nin sahile gidecekleri yolu kesmek amacıyla panzerleri ile Arras'a ulaştı. Rommel'in birliğindeki keşif tümeni komutanı Hans von Luck'a askerleriyle birlikte La Bassee kanallarını geçme emri verildi. Junkers Ju 87 marka "Stuka" takma isimli uçakların da desteğiyle Hans von Lock'ın keşif grubu kanalları geçmeyi başardı. İngilizler 21 Mayıs'ta Matilda II marka tanklarıyla karşı taarruza geçti ve böylece Arras Savaşı başladı. Almanlar'ın 3.7cm'lik anti-tank ve diğer tank silahlarının Matilda II'nin zırhı üzerinde hiçbir etki etmediğini görünce Rommel 88mm silahların derhal cepheye getirilmesi için talimat verdi. Gelen 88mm'lerle bizzat Rommel'in komutası altında Matilda II'lere ateş açılmaya başlandı.
Arras Savaşı'ndan sonra Hitler, panzerlerine İngilizler'in Dunkirk'teki mevkiilerini boşaltmaları üzerine pozisyonlarını koruma emri verdi. 7. Panzer Birliği'ne çok ihtiyaçları olan birkaç günlük dinlenme izni verildi. 26 Mayıs'ta 7. Panzer Birliği ilerleyişine devam etti ve 27 Mayıs'ta Lille'ye ulaştı. Hoth kasabasına yapılacak saldırı için başka bir tank birliği olan yine Rommel'in komutası altına alınarak 5. Panzer Birliği'ne emir verildi. Aynı gün Ervin Rommel, Fransa Savaşları'nda "Demir Haç" madalyası alan ilk tümen komutanı oldu. Bu ödül diğer ordu görevlileri ve generaller arasında dedikodulara yol açtı çünkü Rommel'in Hitler ile olan yakın temasları biliniyordu.
28 Mayıs'ta dost kuvvetlerin çok uzağında Lille'ye yapılan son taarruz sırasında 7. Panzer Birliği yüksek sürati nedeniyle Fransızlar'ın ağır bombardımanına maruz kaldı. Sabırsız ve çok hırslı bir şekilde Rommel kuvvetlerini son sürat ilerletmeye devam etti ve Lille'yi tamamen işgal ederek Fransa 1. Ordusu'nun yarısını tuzağa düşürerek Dunkirk'ten geri çekilmelerine de engel oldu. Bu saldır sonrasında Rommel ve birliğine tekrar dinlenmesi için izin verildi.
5 Haziran'da Rommel son sürat ilerleyişine devam etti ve Rauen yakınlarındaki Seine Nehri üzerindeki köprüleri ele geçirdi. 2 günde 100km ilerleyerek birlik sadece köprüleri imha etmek için Rouen'e ulaştı. 10 Haziran'da Rommel, Dieppe sahiline yaklaştı ve Alman Merkez Karargahı'na Dieppe'ye ulaştığını bildirdi.
15 Haziran'da Panzerler, Cherbourg'a doğru ilerlemeye başladı ve 17 Haziran'da birlik 35km yol kat etti. 18 Haziran'da Cherbourg artık Almanlar'ındı. Birlik kasabayı ele geçirir geçirmez vakit kaybetmeden Bordeuax'ya yöneldi fakat 21 Haziran'da ateşkes imzalanınca mecburen durdular. Haziran ayı boyunca birlik Paris bölgesine yönlendirildi ve Seelöwe Operasyonu için hazırlık yapılması emredildi. Panzerler ne kadar iyi hazırlık yapsalar da, Lutwaffe (Alman hava kuvvetleri), İngiltere'nin sahil kısmına saldırı yapamadığı için ordu bir kolundan yoksun savaşacaktı.
7. Panzer Birliği daha sonra "Hayalet Birlik" anlamına gelen "Gespenster-Divison" lakabını aldı. Akıl almaz süratleri, hedeflerine hiç vakit kaybetmeden ulaşabilmeleri ve Almanya Yüksek Komuta Kademesi'ne bile izlerini kaybettirebilmeri sonucu böyle bir lakab ortaya çıktı. Rommel ayrıca, panzerleriyle bir günde 320 km'den fazla yol alarak rekor kırdı.
Fransa Savaşları sırasında Rommel izlediği taktikler nedeniyle çok eleştiri aldı. Daha önce 7. Panzer Birliği'nin komutanlığı yapmış olan General George Stumme gibi Rommel'i hayranlıkla izleyenler ve etkilenenler olduğu gibi, bazıları da kıskançlıklarından olsa gerek sıkıntı içine girdi çünkü Rommel'in çok büyük riskler aldığını düşünüyorlardı. Mesela Hermann Hoth, Rommel'in başarılarını halka duyuruyor fakat gizli bir raporla kendisinin daha çok tecrübe kazanmadan herhangi bir ordunun başına getirilmemesi gerektiğini düşünüyordu. Hoth ayrıca Rommel'i zafer kazanmak için başkalarının hayatını hiçe saymakla suçluyordu.
4. Ordu komutanı General Günther von Kluge da Rommel'in zaferlerinin sadece onun başarısı değil, diğer birliklerin de başarısı olduğunu belirtiyordu. Fakat Rommel böyle düşünmüyordu çünkü Lutwaffe başta olmak üzere kendi panzerleri ile yaptığı başarılı ilerleme ve taarruzların yanında diğer birliklerin hiç bir katkısı olmadığını biliyordu. Kluge ayrıca 15 Mayıs'ta Rommel'in Meuse Nehri'ni geçerken 5. Panzer Birliği'nin yakıt ve erzağını yanlış dağıttığını, böylece 5. Panzer Birliği'nin saatlerce yerinden kımıldayamadığını dile getirdi. 27 Mayıs'taki Scarpe Nehri geçişinde de Rommel aynı suçlamayla karşı karşıya kaldı.
Rommel'in zaferlerinden sonra aldığı ödül bir terfi ve daha sonra 21. Panzer Birliği olarak adı değişecek olan 5. Hafif Birlik'in ve 15. Panzer Birliği'nin başına getirilmek oldu. Ordusunun başına geçtikten sonra 1941'de Libya'ya gönderilen Rommel demoralize olmuş ve yardıma muhtaç İtalyan ordusuna yardım etmeye gidiyordu. Rommel birliklerini birleştirdi ve "Deutsches Afrika Korps" (Almanya Afrika Kolordusu) adıyla Şubat 1941'de savaş alanında yerini aldı. İşte bu Afrika Savaşlar'ı sırasında Rommel'in Fransa'daki başarısına rağmen sönük kalan şöhreti artık dünya tarafından bilinmeye başlandı.
Rommel'in Kuzey Afrika Savaşları sırasında gösterdiği başarı kısa bir süre sonra kendisine "Çöl Tilkisi" lakabının takılmasına neden oldu. 6 Şubat 1941'de Rommel, Afrika Korps'una Libya'da debelenen İtalyan ordusuna yardım etmesi için emir verdi. İngiltere Commonwealth (Ulus) kuvvetleri komutanı Majör-General Richard O'Connox'ın 1940'ın Aralık ayında başlattığı Pusula Operasyonu altında ezilen İtalyan ordularına yardım için Alman kuvvetleri Agedabia ve Bingazi'ye, Mayıs ayında sınırlı bir taarruza kalktı. Taarruz sonucu Agedabia ve Bingazi'deki hattı korumayı başardılar ve Rommel orduya verilen "sınırlı" taarruz emrinin hiç etkisi olmamasından yakındı. Rommel'in düşüncesine göre eğer Cyrenaica'ya yapılacak iyi bir taarruz sonucu bütün öncepheler ellerinde kalacaktı. İtalyanlar'ın elinde kalan hatların ve pozisyonların tutulmaya çalışılması bile cesaret kırıcıydı ve İtalyan ordusunun tümü 7.000 (yedi bin) askerden ibaretti. O'Connor'ın başarılı saldırıları sonucunda esir aldığı 130.000 asker ve 400 tank İtalyanlar'ın ne durumda olduklarını gösteriyordu.
24 Mart 1941'de Rommel iki İtalyan birliğinin desteği ile 21. Panzer Birliği'ne yine "sınırlı" taarruz emri verdi. Bu taarruz sonucunda çok az ilerleme kaydedildi ve Rommel, Mayıs ayında bölgeye ulaşacak olan 15. Panzer Birliği'nin gelmesini ümit etti. İngilizler ise Yunanistan operasyonları sonucunda zayıf kalan ordusunu Mersa el Brega'ya kadar çekti ve savunma hatlarını kurmaya koyuldular. Rommel, İngilizler'in sığınak ve pusu inşa etmemesi için bu savunma hatlarına son sürat saldırmaya devam etti. Son derece acımasız ge hırslı geçen bir günlük taarruzun ardından Almanlar üstün geldi. İlerlemeye de aynı hızlarında devam ettiler. Mayıs ayında yapılacak olan Agedabia saldırısının ertelenmesine aldırış bile etmeden saldırıya geçen Rommel'in orduları İngiliz Orduları Komutanı General Archibald Wavell'in gözünde gittikçe büyüdü. Ardından Wavell, kuvvetlerini Rommel'in saldırısı sonucu savaştan düşmemek için Nisan ayında Bingazi'den çekti.
Rommel, İngilizler'in geri çekildiğini görünce Cyrenaica'yı ele geçirmek için planlar yapmaya başladı fakat elindeki hafif kuvvetle bunu yapamayacağını biliyordu. İtalyanlar'ın zırhlı birliği olan Ariete'ye geri çekilen İngilizler'i izlemeleri için emir verdi ve bu sırada da 21. Panzer Birliği'ni Bingazi'ye yönendirdi. 21. Panzerler'in komutanı General Johannes Streich ellerinde bulunan araçların yeri ve durumlarını göz önünde bulundurarak Rommel'in emrini protesto etti fakat Rommel bu itirazları bir kenara itti ve bir mesaj verdi: "Ele geçen nadir fırsatları değerlendirmemize değersiz birkaç ıvırzıvır engel olamaz." İtalyan General Italo Gariboldi yine de Rommel'e ilerlemeyi durdurması için denemeler yapacaktı fakat Rommel ile bağlantı kuramadı.
Bingazi'nin İngilizler'in geri çekilmesinden sonra tamamen ele geçmesinden sonra Cyrenaica ve Gazala da 8 Nisan günü tamamen işgal edildi. İtalyan merkez karargahından yükselen çatlak seslere rağmen Rommel son sürat ilerlemeye ve emirlerini yerine getirtmeye devam ediyordu. Normalde İtalyan komutası altında görünüyordu ama bunu zerre kadar takmıyordu. Almanya Yüksek Komuta Kademesi'nden Rommel'e, Maradah'ı geçmemesi için emir geldi fakat Rommel bu emri görmezden geldi. Gerek kendi birliğindeki komutanlar gerekse İtalyanlar'ın itirazlarına aldırmadan Müttefikler'in ordularını Mısır'a kadar birer birer temizleme niyetindeydi. Geri çekilen İngilizler'e baskısını iyiden iyiye artırdı ve Tobruk'a doğru son derece önemli bir taarruz başlattı. Bu taarruz sonucunda Rommel, Batı Çöl Kuvvetleri Komutanı İngiliz General O'Connor, Mısır'da görev yapan General Philip Neame gibi liderleri 9 Nisan'da esir almayı başardı. İtalyanlar'ın sahile saldırmaya devam etmesi bir yana, Rommel ordusunu güney'e doğru çekip, limana güney-doğu'dan 21. Panzerler ile saldırıp onları sıkıştırmayı planlıyordu. Fakat bu planı yürürlüğe koymak çok zordu çünkü gidecekleri mesafeye erzak temin etmek için bir hat oluşturmak imkansızdı, ayrıca Tobruk'tan bombardıman desteği de sağlayamazlardı. Rommel'in planı suya düştü ve 11 Nisan'da Tobruk tamamen kuşatıldı, ardından ilk taarruz başlatıldı. Diğer kuvvetler doğuya doğru bastırmaya devam ederken 15 Nisan'da Bardia'ya ulaşarak bütün Libya'yı işgal ettiler.
Avusturalya'nın General Leslie Morshead komutası altındaki 9. Ordusu ve liman şehrine kadar itilen fakat tekrar toparlanan İngiliz kuvvetleri savunma askerleri sayısını 25.000'e (yirmibeş bin) kadar yükseltmeyi başardı. Bu savunmayla Tobruk kuşatması tam 240 gün sürdü. Zafere ulaşmak için sabırsızlanan Rommel ufak çaplı fakat çok sık saldırılar düzenledi. Ancak bunlar Avusturalya savunması tarafından çok kolay yenilgiye uğruyordu. İtalyanlar'ın da Rommel'e pek fazla katkısı olmadığından zaman gittikçe uzuyor, varılacak hedef gittikçe uzaklaşıyordu. 21. Panzer Komutanı General Kircheim daha sonra Tobruk kuşatmasından şöyle bahsedecekti: "Bana o zamanın hatırlatılmasını hiç sevmiyorum çünkü gereksiz yere çok kan döküldü." Kircheim artık saldırıları gönülsüz yapmaya başlamıştı çünkü daha önceden yaptıkları saldırılar kendilerine çok pahalıya mal olmuştu.
Fakat Rommel bunlara rağmen zafere inanıyordu ve yakın olduğu düşüncesindeydi. Hatıralarında yazdığına göre düşman kuvvetleri Tobruk'a sıkı sıkıya yapışmıştı. Fakat karısına yazdığı 16 Nisan tarihli mektubunda bunun tam tersini söylüyordu. Mektupta düşmanın çoktan bölgeyi terk ettiğini ve Nisan ayına kadar herhangi bir savunma ile karşılaşmayacaklarını yazmıştı. Limana gelen gemiler asker değil erzak taşıyordu. Birlikteli diğer komutanlarla, özellikle Streich ile arası pek iyi olmayan Rommel kimseye sorumluluk yükleyemiyordu. Streich iyice tavır aldı ve Rommel'in kararlarını imzalamamaya başladı. Bu olaydan sonra Ordu Komutanı Walther von Brauchitsch tehditler savurulacağına ve komutanları yerleri değiştirileceğine düzgün bir şekilde bir masada oturup tartışmanın daha yararlı olacağına dair bir mektup yolladı. Rommel bundan sonra yerinden kıpırdamadı.
Bu noktada Rommel, Yüksek Komuta Kadamesi'nden yeni yapacağı bir taarruz için destek kuvvet istedi. Ardından Barbarossa'yı hiçbir esir bırakmadan ele geçirdi. General Franz Halder de Rommel'e geniş bir ordunun lojistik olarak toplanamayacağını söylüyordu. Halder bununla da kalmadı ve alaycı bir şekilde Rommel'in önceki sözlerine bir cevap verdi: "Şimdi en azından o söylediği "ele geçen nadir fırsatları" kuvvetlerinin yeterli olmaması yüzünden kaçırdığını anlamaya başladı. Bizim buradaki zamanımızın çoğu böyle geçti."
27 Nisan'da cepheye gelen Mareşal Friedrich Paulus, Tobruk'a yeniden bir saldırı düzenlemeye ikna edildi. Berlin'de ise Halder mektubuna "benim görüşüme göre büyük bir hata" diye yazdı. Fakat Paulus ikna olmuştu. 4 Mayıs'ta taarruza geçildi fakat Halder'in görüşü doğru çıktı. Saldıran gruplar felakete uğradı ve darmadağın olmaya başladı. Bunu gören generaller hemen taarruzu durdurdu ve geri çekildi. Buna bir ek olarak da Paulus, Rommel'e, Tobruk'a başka bir taarruz emri vermesini yasakladı. Ama bununla da kalmadı ve Yüksek Komuta Kademesi'nin emri dışında hiçbir generalin tekrar toparlandıktan sonra bile herhangi bir saldırı emri veremeyeceğini duyurdu.
Komutanlarının saldırı taktiklerinden ve zafere olan inançlarından kaygı duyan Rommel, Paulus ve Halder'in açıklamalarından sonra planladığı taarruzları durdurdu. 15. Panzer Birliği saldırılara destek için bölgeye gelebilirdi ve tecrübeli, eğitilmiş askerin de tedarik edilebileceği söylendi. Fakat Streich'e göre 4 Mayıs'ta yapılan son saldırıda verilen kayıplardan sonra bunun için çok geç olduğu kanısındaydı. Streicher daha sonra 15. Panzer Birliği'nin komutasından alındı ve cepheyi terk etmeden önce son bir kez Rommel ile bir araya geldi. Rommel, Streicher'a; "Askerlerinin iyiliğini çok fazla düşünüyorsun." diye yakındı. Streicher da "Bundan daha güzel bir övgü sözü duyamam!" diye yanıt verdi. Bu konuşmaların ardından kısa süren bir tartışma yaşandı. Tobruk'a yapılan saldırıların durdurulma emrinden sonra Rommel savunma hatları kurdurmaya başladı. İtalyanlar'ın Bardia'da konuşlandı ve Sollum-Sidi Omar bölgesinden TObruk'u gözetlemeye başladı. Zırhlı araçlar da İngilizler'in Mısır'dan herhangi bir karşı taarruzuna savunma hattı olarak Alman ve İtalyan kuvvetlerinin arkasında bekliyordu. Bu noktaya kadar artık Halfaya Pass da işgal edilmişti ve Rommel'in taarruzunda büyük bir rol oynayacaktı. Aylar süren hazırlıklardan sonra Alman kuvvetleri ve Rommel son güçleriyle taarruza kalkmak için 21 Kasım 1941 tarihini bekliyordu. Fakat taarruz hiç bir zaman başlamadı.
Savunma hatlarının denizin neresinden erzak ve mühimmat sağladıklarını bilmedikleri gibi, Afrika Korps'un karşılaştığı lojistik problemler de yapılacak saldırıların önünü kesiyordu. Bununla birlikte Müttefikler'in yapacağı organize bir karşı saldırıda El Adam'ı ele geçirip Alman ve İtalyanlar'ın bağlantısını kesebilirdi de. Buna rağmen Tobruk'a saldırı yapan Alman askerlerinin sayısı General Morshead'a yanlış bildirildiği için saldırı yapılmadı.
General Mavell 15 Mayıs'ta "Brevity Operasyonu" ve "Battleaxe (Savaş Baltası) Operasyonu" adlarıı altında Tobruk'a birkaç saldırı denemesi daha yaptı fakat başarılı olamadı. Churchill'in sabırsızca aldığı önlemler sonucunda büyün saldırılara karşı koyuldu. "Brevity Operasyonu" sırasında Halfaya Geçidi kısa süreli de olsa birkaç defa İngilizler'in eline geçti fakat 27 Mayıs'ta tekrar tamamen bölgeyi kaybettiler. Savaşbaltası ise 87 İngiliz ve 25 Alman tankının kaybıyla sonuçlandı. 3 gün boyunca çok şiddetli geçen Sollum ve Halfaya Geçidi çatışmaları sonucunda İngilizler bu bölgeleri tam olarak himayesi altına alamadı.
Ağustos'ta Rommel yeni kurulan Afrika Panzer Birliği'nin başına getirildi. Eski komuta yeri olan Afrika Korps, 15. Panzer Birliği ve 5. Hafif Afrika Birliği ile birleşti ve 21. Panzer Birliği adı altında Fritz Bayerlein'in yardımcılığını yaptığı General Ludwig Crüwell'in komutasına verildi. Afrika Korps'a ekleme olarak Rommel'in Panzer Birliği, 90. Hafif Birlik, Ariete ve Trieste birlikerliyle beraber XX Motorize Korps gibi toplam 6 İtalyan birliği de aynı isim altında toplandı.
Savaş Baltası'nın başarısızlığından sonra Wavell'in yeri, General Claude Auchinleck ile değiştirildi. Müttefikler tekrar toparlanıp güçlendi. XXX ve XIII orduları 8. İngiliz Ordusu adı altında toplandı ve komutanlığına Alan Cunningham getirildi. Auchinleck'in desteğinde 770 adet tank ve 1.000 adet savaş uçağı vardı. "Crusader Operasyonu" adı altında 18 Kasım 1941'de Tobruk'a olağanüstü bir taarruz başlattı. Rommel'in iki zırhlı birliği olan 15. ve 21. birliklerin 260 tankı, 90. Piyade birliği, üç İtalyan kolordusu, 5 piyade birliği ve 154 tanklı bir zırhlı birliği ile savunmaya geçti.
8. İngiliz Ordusu, Alman savunma hatlarını Mısır öncephelerinde çöle doğru sürüklemeye başkadı ve hem Tobruk'tan hemde vardıkları "Via Balbia" adlı sahil yolundan ikili bir saldırı yapabilecek duruma geldi. Auchinleck planı kuvvetleriyle Afrika Korps'a, XXX Kolordu ile de Bardia'daki İtalyanlar'a saldırıp onları kuşatmaktı. Fakat İngiltere'nin taktik planında bir kusur vardı. XXX Kolordu, Qabr Salih bölgesine ulaştığında, Afrika Korps'un doğuya doğru kayıp savaşmaya başlayacağı tahmin ediliyordu. Böylece İngilizler onları kuşatacak ve zırhlı araçlarla taarruza geçecekti. Fakat Rommel bunu İngilizler'in planladığı gibi yapmadı. Doğuya kayıp savaş başlatmak yerine İngilizler'in güneydeki Sidi Rezegh'de bulunan zırhlı birliğine saldırdı.
Rommel'in iki seçeneği vardı. Ya Tobruk'a direk olarak saldırıp İngilizler'in üstüne yüklenecekti, ya da üzerlerine gelen İngiliz taarruz kuvvetlerine karşı koyacaktı. Tobruk'a saldırırsa alacağı risklerin çokluğunu düşünerek saldırıyı iptal etti.
İngilizler'in zırhlı saldırısı Almanlar ve İtalyanlar'ın anti-tank savunmalarıyla ve yeri geldiğinde yaptığı ufak tank saldırılarıyla büyük oranda yenilgiye uğratıldı. İtalyanlar'ın Ariete Zırhlı Birliği verdiği kayıplar nedeniyle işgal ettiği bölgeleri İngilizler'e vermek zorunda kalıyordu. 21. Panzer Birliği, Bir el Gobi'den ilerleyen İngilizler'in üzerine Gabr Saleh'ten taarruz başlattı. Saldırı başlatıldıktan sonra 2 gün içinde İngilizler taarruzu gönderdikleri zırhlı alaylarla geri tepmeyi başardı. Bu sırada kuvvetlerinin sayısının az olduğunu bilen Rommel 23 Kasım'da bütün zırhlı araç ve tanklarıyla saldırıya geçti. 21. Panzer Birliği, Sidi Rezegh bölgesindeki savunma hattında kalmayı başardı ve bu sırada 15. Panzer Birliği ve İtalyan Ariete Birliği de İngiliz tanklarına taarruza geçti. Kuzey Afrika'da tanklarla yapılan en büyük savaş olmasının yanında bütün İngiliz tankları kuşatıldı ve üçte ikisi yok edildi. Sağlam kalan tanklar da kapana kısıldıkları bölgeden Gabr Saleh'in güneyine kaçmaya çalıştı.
24 Kasım'da Rommel, İngilizler'in yenilgisinin ardından Mısır'ın içine doğru tüm gücüyle saldırmaya başladı. Dağılan İngiliz savunma hatlarının, organize olamamış cephelerin farkında olan Rommel, İngiliz ordularını yararak mühimmat ve erzak sağladıkları hatları yok etmek için saldırılara başladı. Rommel, Tobruk ve Bardia'nın gerisine itilen İngiliz kuvvetlerine saldırmanın zaman kaybı olacağını düşündü. Rommel, askerlerinin yapılacak yeni bir saldırıya güçlerinin kalmadığının farkındaydı fakat İngilizler'e yapılacak en ufak bir saldırıda savunma hatlarını boşaltıp geriye çekileceklerini de biliyordu.
General Cunningham'da aynen öyle yaptı. Rommel'in saldırılarından korkarak 8. Ordu'yu Mısır'a geri çekti. Fakat Auchinleck , Kahire'ye ulaştığında bütün geri çekilme emirleri durduruldu. Alman taarruzu geriye kalan 100 çalışır durumdaki tankla devam ediyordu fakat ne kadar çok ilerliyorlarsa o kadar çok direnişle karşı karşıya kalmaya başladılar. Bu karşı taarruzlar Alman Yüksek Komuta Kadamesi tarafından eleştirilmeye başlandı. Kadrosunda bulunan subaylar da zaferden kuşku duyuyordu. Karşılaşılan direnişler sertleşiyordu ve elde kalan az sayıdaki tankında yok olması belki savaşın kaybedilmesi demekti. Bu kuşku duyan subaylardan biri de Friedrich von Mellenthin'di ve duygularını şu sözlerle ifade ediyordu: "Ne yazıkki Rommel başarısını abarttı ve savaş sonrası yapılan bir kovalamacanın başladığına inandı." Fakat taarruzlar Rommel'in leyhine oldu. Neredeyse başarıya ulaşılacaktı. Ama İngiliz 8. Ordu Komutanı geri çekilme emrini askıya alan Auchinleck'i de dinlemeyerek ordusuna son sürat inziva emri verdi.
Rommel, Mısır'ın içine doğru ilerleyedursun, kalan Commonwealth kuvvetleri ellerinde kalan az sayıdaki askerle Tobruk'un doğusunda kalan Alman ve İtalyan savunma hatlarına ufak çaplı saldırılarda bulunuyordu. Günlerdir Rommel ile irtibat kuramayan Rommel'in komutanı Oberstleutnant (daha fazla bilgi için bakınız: Schutzstaffel (SS) Rütbeleri) Westphal 21. Panzer Birliği'ni Tobruk'a destek vermesi için geri çekti. 27 Kasım'da İngilitere'nin Tobruk savunma hatlarına yaptığı saldırıda Rommel'in bir tek endişesi vardı; verilen kayıpların telafi edilemeyeceği. Ordusu zayıflayan Rommel Mısır'ın içine doğru ilerlediği 90. Hafif Birliği'ni tekrar toparlamak zorunda kaldı ve 6 Aralık'ta Afrika Korps tamamen Gazala'daki savunma hatlarına çekilip konuşlandı. Desert Air Force (Çöl Hava Kuvvetleri) adı altında birleşen Müttefiklerin hava kuvvetleri Rommel'in üzerine tüm güçleriyle saldırmaya başladı. Bardia'da olan İtalyan kuvvetleriyle de olan bütün irtibatları kesildi. Müttefikler Gazala'ya yaptıkları saldırıları belirli saat aralıklarıyla yapıyordu. Bazen saldırıları kesiyor, bazen de çok sık aralıklarla parça parça taarruza kalkıyorlardı. Bunun sonucunda Müttefik kuvvetlerinin askerleri de Rommel'in Afrika Korps'u gibi yorgun düşmeye başladı. Rommel bütün kuvvetleriyle Mart ayından beri konuşlandığı bölgelerden geri çekilmeye zorlandı ve 30 Aralık'ta El Agheila'ya kadar geriledi. Rommel'in tek endişesi güney tarafından kuşatılmaktı ve geri çekilirken Afrika Korps'u güney bölgesini kontrol altında tutacak şekilde konuşlandırdı. Müttefikler de Rommel'in arkasından kovalamaya devam etti fakat 1940'ta yaptıkları gibi hiç güney bölgesine gidip kuşatma yapmayı denemediler. Bardia'daki Alman ve İtalyan kuvvetleri 2 Ocak 1942'de Müttefikler'e teslim oldu.
5 Ocak 1942'de Afrika Korps dağılan ordusuna 55 tank, yeni mühimmat ve erzak temin etti. Rommel hemen karşı taarruzu planlamaya başladı. Kaybedecek vakit yoktu. 20 Ocakta taarruzu resmen başlattı ve Müttefik birliklerinin 110 tankını ve ağır mühimmatlarını yok ederek önüne çıkan bütün kuvvetleri darmadağın etti. Afrika Korps, Benghazi'yi 29 Ocak'ta tamamen geri aldı ve Müttefik askerleri Tobruk bölgesine geri çekildi, ardından Gazala bölgesinde savunma hatları kurmaya başladılar.
Crusader Operasyonu'nun getirdiği karışıklıktan beri Rommel ve kuvvetleri kendilerini birçok kez Müttefik ordularının gerisinde buldu. Hatta bir keresinde Rommel, halen Müttefiklerin elinde bulunan Yeni Zelanda Ordusu'nun hastanesine giderek herhangi bir ihtiyacın olup olmadığını, eğer varsa İngilizler'e tıbbi erzak getirtebileceğini söyledi ve hiçbir şekilde engellenmeden hastaneden ayrıldı.
Rommel, Gazala’daki Müttefik savunma hatlarını 1942 Mayıs’ında başlattığı büyük bir taarruzla yardı. Haziran ayında Tobruk’u ele geçirerek büyük bir zafer kazandı. Bu zafer, Almanya’da Rommel’in ününü doruğa taşıdı ve kendisine mareşallik rütbesi verildi.
Rommel, Temmuz 1942’de Mısır’daki El Alameyn mevzilerine ilerledi ancak burada Müttefik direnişiyle karşılaştı. Ekim sonunda General Montgomery’nin başlattığı ikinci El Alameyn Muharebesi sonucunda Afrika Korps ağır kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldı. Bu, Kuzey Afrika’daki savaşın seyrini değiştirdi.
Müttefiklerin Fas ve Cezayir’e çıkmasıyla birlikte çift cephede baskı altında kaldı. Tunus’un düşüşüyle Afrika’daki Alman varlığı sona erdi. Rommel Almanya’ya döndü ve Batı Avrupa’daki savunma hatlarının organizasyonunda görev aldı.
Rommel, Fransa kıyılarında Müttefiklerin beklenen çıkarmasına karşı savunma hatları kurmakla görevlendirildi. 6 Haziran 1944’te Normandiya Çıkarması başladığında Rommel, cephenin zayıf kalmış noktalarını güçlendirmeye çalıştı. Ancak Alman yüksek komutasıyla görüş ayrılıkları yaşadı ve savunmanın başarısız olmasını engelleyemedi.
1944 yılına gelindiğinde Almanya, özellikle Batı Cephesi'nde ağır kayıplar veriyor, cepheler çökmeye başlıyordu. Ülkenin birçok üst düzey subayı ve sivil yetkilisi, Adolf Hitler’in Almanya’yı felakete sürüklediğine inanıyordu. Bu kişiler arasında Claus von Stauffenberg gibi isimlerin yer aldığı bir direniş hareketi, Hitler'e karşı bir darbe planlamaya başladı.
Rommel doğrudan suikast planının bir parçası değildi. Ancak Hitler’in politikalarının sürdürülemez olduğunu açıkça ifade ediyordu. Müttefiklerle barış yapılması gerektiğini savunuyor, savaşı daha fazla uzatmanın Almanya’yı mahvedeceğine inanıyordu.
Direnişçilerle dolaylı temasları oldu. Özellikle Carl Goerdeler ve General Hans Speidel gibi subaylar aracılığıyla darbecilerle fikir alışverişinde bulundu. Ancak Rommel, Hitler’in öldürülmesine sıcak bakmadığını, onun tutuklanıp yargılanması gerektiğini düşünüyordu.
20 Temmuz 1944’te Claus von Stauffenberg, Hitler’in Wolfsschanze (Kurt İni) karargâhına bir bomba yerleştirdi. Patlama oldu ancak Hitler hafif yaralı olarak kurtuldu. Bu olay sonrası Nazi rejimi, kapsamlı bir tasfiye başlattı. Binlerce kişi sorgulandı, yüzlercesi idam edildi.
Rommel’in adı da komplonun içinde geçti. Hitler, Rommel’in halk üzerindeki büyük etkisinin farkındaydı. "Çöl Tilkisi" lakaplı mareşal, savaşta disiplini, centilmenliği ve askeri başarısıyla hem Alman halkı hem de düşmanları tarafından saygı görüyordu. Bu nedenle onun halk önünde yargılanması, Nazi rejiminin itibarı açısından riskliydi.
14 Ekim 1944'te Hitler’in iki generali Rommel’in evine geldi. Ona iki seçenek sundular:
Rommel ailesini korumayı seçti. Karısı Lucie ve oğlu Manfred ile vedalaştıktan sonra, arabanın içinde siyanür kapsülünü içerek hayatına son verdi. Resmî açıklama ise "savaşta aldığı yaraların komplikasyonları sonucu hayatını kaybettiği" yönündeydi.
Rommel’in intiharı, onu Nazi karşıtı bir kahraman haline getirdi. Batılı müttefikler ve savaş sonrası Alman kamuoyu, onu Hitler’e karşı duran ‘onurlu bir asker’ olarak hatırladı. Ancak bazı tarihçiler, onun Nazi rejimiyle uzun süre çalışmış olmasının da göz ardı edilmemesi gerektiğini savunur.
Yine de, Rommel'in ölümü, savaşa karşı çıkan vicdanlı askerlerin trajik sonunu temsil eden sembolik bir örnektir.
Ernesto Guevara de la Serna, 14 Haziran 1928'de, Arjantin'in Rosario şehrinde, daha sonra 4 tane daha çocuğu olacak bir ailenin en büyük oğlu olarak doğdu.Ailesinin soyu İspanya ve İrlanda 'ya kadar dayanıyordu.
5000 km sonrası BWM'nin amiral jipi X7 hakkında olumlu ve olumsuz görüşler.
Günlük yaşamda zihinsel yorgunlukla başa çıkmak için doğanın sunduğu bitkisel desteklerden faydalanabilirsiniz. İşte zihni açan, konsantrasyonu artıran ve evde kolayca yetiştirilebilen bazı doğal bitkiler.
Bu web sitesi, deneyiminizi geliştirmek için çerezler kullanmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek çerez kullanımını kabul etmiş oluyorsunuz. Daha fazla bilgi için lütfen Gizlilik Politikamızı inceleyin.